bir dünyanın yankısı gibiydi. Rüzgâr, yıkık duvarların arasından uğuldarken, Aria bir köşeye sinmiş, nefesini tutuyordu. Her adım, her hışırtı, bir felaketin habercisi olabilirdi. Hayatta kalmak artık bir beceri değil, bir içgüdüydü. Ve o içgüdü, bu sessizliğin çok yakında çığlığa dönüşeceğini fısıldıyordu.